Türk Savunma ve Havacılık Sektörü 2023’te İhracatta 10,2 Milyar Doları Aşmayı Hedefliyor

SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami KELEŞ ile geliştirdiği yüksek teknolojiler ve yürüttüğü faaliyetlerle Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında önemli bir konuma yükselmesini sağlayan savunma ve havacılık sektörlerinde 2021 yılında yaşananları, sektörün son yıllarda ortaya koyduğu başarı hikayelerine projeksiyon tuttuğumuz bir röportaj gerçekleştirdik.

 

 

 

 

saha istanbul 1b

Türkiye’de savunma ve havacılık sanayide yüksek teknoloji geliştirme noktasında çok önemli mesafeler alındı. SAHA İstanbul, bu sürece nasıl bir katkı sağladı? Türkiye, bu mesafeler sonucunda dünya ülkeleri arasında nasıl bir konuma yükseldi?

SAHA İstanbul öncülüğünde Türkiye’nin havacılık sanayini oluşturan dev firmaların katılımıyla oluşturulan Milli Havacılık Endüstrisi Komitesi (MİHENK) ile Türkiye, Avrupa Havacılık Kalite Grubu (EAQG) entegrasyonunu tamamlayan 13’üncü ülke olmuştur. SAHA İstanbul bünyesinde kurulan MİHENK yapısı ile Türkiye, dünya havacılık kalite mutfağına girmeyi başarmıştır. MİHENK yapısı ile Türkiye, IAQG’e (Uluslararası Havacılık Kalite Grubu) entegre olan ülkeler arasına girmiştir.  IAQG tarafından OASIS (Online Aerospace Supplier Information System) veri tabanında 11’inci National Aerospace Industrial Association (NAIA) ülke olarak tanımlanmıştır. MİHENK çalışmaları kapsamında Türk Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK), IAQG’den yerli firmaları akredite edebilme yetkisini alması üzerine çalışmalar yürütülmektedir.

Savunma sanayi ile sivil sektör birbirini besleyen alanlardır. Dolayısıyla biz de SAHA İstanbul olarak oluşturduğumuz kümelenmeyle sektörün gelişimine yön veriyoruz. Üretim açısından bakıldığında, savunma sanayiye üretim yapan makineler daha hassas yani 20 mikron altı hassasiyete sahip. Bu makineleri istediğimiz zaman ithal edemiyoruz. İthal etmek istediğimizde de savunma sanayide kullanamazsın şerhi ile karşılaşıyoruz. Bu süreçler takip ediliyor.  Bu noktada kendi çözümlerimizi üretmemiz gerekiyor. Firmalara üretme yeteneği kazandırdığımız zaman aynı zaman da sivil sektöre de hizmet edebileceğiz. Biz bu amaçla 5 eksen CNC’lerin beyin ve sinir sistemi dediğimiz kontrol panelleri ve yazılımlarını üretecek Milteksan firmasını kurduk.

Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayisinde nasıl bir konumda olduğuna gelecek olursak; Azerbaycan Karabağ olayı çıktığı zaman, Türk devletleri Türkiye’nin insansız hava aracılığıyla verdiği destek nedeniyle böyle bir şeye tekrar muhatap olduklarında, yanlarında Türkiye’den başka bir devletten destek göremeyeceklerini anladılar. Azerbaycan ile bir millet iki devlet mottosu 6 devlete çıktı.  Şimdi Kazakistan, Özbekistan Macaristan’da ekleniyor ülkeler arasına. Böylece oluşan kardeşlik duygusu, bir Türk Birliğine doğru gidiyor. Nereden nereye… Selçuk BAYRAKTAR çıkıyor bir şeyler geliştiriyor. 6 devletin böyle bir düşüncesine mal oluyor. Bu yapı belki de 60 devleti içerisine alacak. Bütün bu gayretler böyle bir netice çıkarıyor. Etkisi katlayarak gidiyor. Sırf Azerbaycan’a yardım ettiğimiz, kuyruğu dik tuttuğumuz için Türkiye ile büyük bir gönül bağı kuruyorlar. Başka bir örnek vereyim. Tunus’ta sokak lambalarının ihalesi yapılacak. Bir firmamız da Fransız ve İtalyan başka firmaların katıldığı ihaleye giriyor. Sırf Türk firması var diye Fransız ile İtalyanları verdikleri fiyatlara bakmadan direkt elediler. Bunu yapanlar da halktan insanlar. Türkiye’ye müthiş bir sevgi ve teveccüh var. Senin gücün var, kuyruğu dik tutuyorsun, kuyruğu dik tuttuğun için mazlum devletler arkanda oluyor. Çok önemli konular.

Milli Teknoloji Hamlesi, sektöre nasıl bir kazanım sağladı? Savunma ve havacılık sanayi gelecekten neler bekliyor? Başlatılan Milli Teknoloji Hamlesi, bu beklentide nasıl bir rol alacak?

Yaklaşık 20 yıldır sürdüren ve artık Türkiye olarak somut sonuçlarını görmeye başladığımız Milli Teknoloji Hamlesi’ne elbette 2022 yılında da yoğun bir şekilde devam edilecek. Bu hamle ile Türkiye’nin savunma sanayinde yerlilik oranı, %20’lerden %70’lere ulaştı. Bundan sonraki süreçte yüksek teknolojinin hâkim olduğu çok daha stratejik ürünlerde, sistemlerde yerli ve milli üretime geçiş devam edecek. Yapılacak çalışmalarla savunma sanayisindeki yerlilik oranının artması hedefleniyor. Bu yönüyle, geçmişten bugüne Türkiye sanayisinin lokomotifi olan savunma sanayi, 2022 yılında da başarısını artırarak görevine devam edecektir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Milli Uzay Programı kapsamında 2023 yılında ayla ilk temasın kurulması hedefi kapsamında ne tür çalışmalar yürütülüyor?

Savunma sanayisindeki kararlı duruş ve iradenin bir yansıması olarak gelişen sektörün bir diğer çıktısı da Milli Uzay Programı’dır. Ülkemizde uzay teknolojileri alanındaki ihtiyaçlar ve yetenekler çerçevesinde öne çıkan teknolojiler ve altyapılardan Türkiye Uzay Ajansı’nın azami düzeyde faydalanması amacıyla Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ikinci büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul üye firmalarının yeteneklerinin endüstride yer alması için çalışmalarını sürdürmektedir. SAHA İstanbul bünyesinde yer alan teknik komiteler ile Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve teknoloji kullanımının yerli ve milli olanaklar ile sağlanması için ilgili kurum kuruluşlar ve üye firmaları ile iş birliğini güçlendirmektedir. TUA’nın ihtiyaç duyduğu proje ve faaliyet alanları konusunda SAHA İstanbul tarafından değerlendirmeler yapılarak firma ve yetenek envanterinin belirlenmesi çalışmaları sürdürülmektedir.

saha istanbul 1dSon yıllarda giderek artan askeri operasyonlar savunma ve havacılık sanayiyi nasıl etkiliyor?

Türkiye, harp doktrinlerini değiştirecek seviyede teknolojiye sahip bir ülke konumuna geldi. Karabağ zaferi bunun en büyük göstergesidir. Ayrıca dünya tarihinde insansız sistemlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı ve başarının da sağlandığı ilk savaş olmuştur. Bu doktrini değiştirdiği gibi, savunma sanayisinde öncelikleri de değiştirecektir. Yıkıcı teknolojiler dediğimiz kavramı, somut örnekleriyle artık görmeye başladık. Silahlı insansız hava araçları, yapay zekâ ve makine öğrenmesiyle desteklenen sistemler, yakın geleceğin başat harp sistemleri haline bugünden geldi.

Bunun yanında, bu platformların üretilmesi doğru iş birlikleri ve koordinasyonların sonucunda olmuştur. SAHA İstanbul bu iş birliklerini, platform üretici firmalar ile alt yüklenicileri koordine ederek katkı sağlamaktadır. Son dönemde savunma sanayisinde ürün geliştirmeye yönelik sadece devlet veya vakıf şirketlerinin değil, özel sektörden şirketlerimizin de çok ciddi çalışmaları var. Özellikle, ambargolar ve salgının getirdiği küresel tedarik sıkıntısının da bu süreçte yerli şirketlerimiz tarafından kapatılabileceğini ön görüyoruz.

Savunma ve havacılık sanayi ile SAHA İstanbul’u diğer sektör ve yapılanmalardan ayıran unsurlar neler?

Ben işine aşk duyan ve o aşkın ihtiyaç duyduğu emeği arkasına koyan bir vatandaşım. SAHA İstanbul’daki herkese başından itibaren bunu aşılıyoruz bu kültürü yerleştiriyoruz. Buradaki herkesin buraya aşk duyması gerekiyor. Çünkü biz herhangi bir iş yapmıyoruz. Biz kimseyi zengin etmiyoruz. Burası Ahmet’in Mehmet’in A.Ş. si değil. Türkiye’de işe muhtaçlığı ortadan kaldırmak üzere iş yapıyoruz. Dolaysıyla burada yaptığımız iş, çok kıymetli. İşin maneviyatını arkasına koymayan insanla burada yürüme imkânı yok. Temel motivasyonumuz maneviyat. Bizim geliştirmiş olduğumuz sistemlerle bizim ordumuz Akdeniz’de kuyruğu dik tutabiliyorsa bu sayede oldu. Bugün arkamızda ne NATO, ne Avrupa birliği, ne Amerika, Rusya, ne Çin, kimse yok. Bir savunma sanayimiz bir de Allahımız var. Hal böyle olunca, buradaki yapılan işin nelere evrildiği çok önemli. Savunma sanayi herhangi bir sanayi gibi ekonomik bir aktivite değil, başka bir şey. Memleket bir tarafa savunma sanayi bir tarafa.

Pandeminin yarattığı olumsuzlukları fırsata çeviren çok sayıda sektör oldu. Savunma ve havacılık sektörlerini bu açıdan değerlendirebilir misiniz?

2020 yılının ilk ayları, 2019 Aralık’ta çıkan salgınla tüm dünya ile ülkemizi de hiç beklemediğimiz şekilde etkilendi. SAHA İstanbul olarak salgına karşı savaşta, üyelerimizle yerli olarak ihtiyaç duyulan ürünleri ürettik.

Pandemide hali hazırda var olan siparişlerin imalatıyla ilgili herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Vardiya artırıldı. Mesela 3 vardiyaya bölünerek o sıkıntılar bir nebze de olsa aşılabildi. Çünkü elimizde siparişler vardı ve tümünün teslim tarihine yetişmesi gerekiyordu. Mücbir sebebe dönebilen gelişmeler de oldu. Ham madde tedarikinde birtakım sıkıntılar oluştu. Buna da gerekli reaksiyon gösterildi. Bunun dışında esas etkisi yeni siparişlerin alınmasında oldu. Bunun etkilerini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Bu süreçte sorunlu alanlardaki çatışma ortamları eksilmedi. Yine Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Yemen meseleleri gündemimizde oldu. Buna Karabağ da eklendi. Dolayısıyla bu bölgelere dair ihtiyaçlar da güncelliğini korudu.

Network çalışmalarını dijital dünyaya taşıyarak webinarlar düzenleyerek, üyelerimize yeni yetenekler kazandırdık. Bunun yanında, küresel anlamda bir marka hedefimiz olan SAHA MBA programı, eğitimlerine karma bir şekilde devam etti. Bu faaliyetlerimizle birlikte 2021, SAHA İstanbul için her yönüyle verimli geçti. Gaziantep Sanayi Odası ile SAHA İstanbul arasında imzalanan, “Gaziantep Savunma Sanayi Geliştirme” İş birliği Protokolü kapsamında SAHA İstanbul Gaziantep Şubesi açıldı.

Koronavirüs salgını, geleneksel savunma sanayi fuarı konseptini etkiledi.  2020 yılında fiziki olarak gerçekleştiremediğimiz SAHA EXPO Fuarımızı 10-13 Kasım 2021 ertelemek zorunda kalmıştık. Fakat sonrasında, iş ilişkilerinin sanal ortama taşındığı bu dönemde proaktif davranıp “Dünyanın İlk 3 Boyutlu Savunma Sanayi Fuarı”nı açmanın gururunu yaşadık. SAHA İstanbul üyesi ve ASELSAN şirketi BİTES, etkinlik için sanal fuar uygulaması XperExpo’yu geliştirdi. Fiziksel fuarın tüm imkanlarını katılımcılara sunan SAHA EXPO, yurt içinde ve dışında ilgi gördü.

Savunma sanayide çalışan firmalar aynı zamanda ileri teknoloji üreten firmalar. Pandemi nedeniyle sınırlar kapanınca sağlık endüstrisinin neredeyse yüzde 100’ünü ithal eden Türkiye, kendi çözümlerini üretme gayretine girmek zorunda kaldı. Öyle olunca savunma sanayi topa girmek zorunda kaldı. Dolayısıyla savunma sanayiye yeni bir alan açıldı. Savunma sanayide iş hacminde çeşitlenmeye gitme ihtiyacı doğdu. Sağlık sektörü çok yüksek bütçeli bir sektör. Maalesef sağlık ekipmanlarında neredeyse yüzde 100’e yakın bir dışa bağımlılık hali vardı. Bu konuya savunma sanayide olduğu gibi fokuslanılmamıştı. Dolayısıyla bir milli teknoloji geliştirme gayretine girilmemişti. Sınırlar kapanınca, buradaki eksikliğimiz ortaya çıktı. Türkiye’nin mühendislik yeteneği çok yüksek. Büyük projeler geliştirdikçe göçün de önüne geçildi. Aksine, tersine beyin göçü başladı. Savunma sanayide farklı bir sektöre takviye fırsatı doğdu. Millileştirme durumu da gelişmiş oldu.

saha istanbul 1c

Şimdi birtakım ürünler geliştirip o ürünleri piyasaya süren ve uluslararası kuruluşlar tarafından da belgelendirilen firmalar çıkmaya başladı. Örneğin gündemde oldukça önemli bir yer edinen vantilatör cihazının ihracatı hızlı bir şekilde sürüyor. Pandeminin savunma sanayi sektörüne etkisi böyle bir etkisi oldu. Savunma Sanayi İstişare Kurulu’nda da bu konuya dair bütçelerde çok önemli bir kısıntı yapılmadı ve kendi mecrasında devam etti. Fakat işin diğer taraflarında şöyle bir gelişme oldu. Savunma sanayide çalışan firmalarımız sadece savunma sanayide çalışmıyorlar. Bizde bir platform üretici firmalar var. OYEM olarak tanımladığımız ASELSAN, ROKETSAN gibi firmalar. Onlar savunma sanayi firması. Temel işleri savunma sanayi. Öte yandan sivil işler de yapıyorlar. Mesela Aselsan sağlıkta görüntüleme, MR cihazı üretiyor. İletişim Bakanlığı için izleme cihazları, SKADA kamera sistemleri, MOBESE sistemleri, otomatik geçiş sistemleri yapıyor. Esas özneleri savunma sanayi ama, aşağıya inildiği zaman yani alt sistem parça komponet üreten firmalara indiğimiz zaman, bunların savunma sanayine çalışma yüzdeleri, genel iştigal alanında yüzdeleri düşüyor. Mesela %70 sivil alanda çalışırken %30 savunmaya çalışıyorlar. Çünkü savunma o çarkı çevirecek boyutta değil. Ne zaman o boyuta erişiyor, savunma sanayiye dair ihracat başlıyorsa yükseliyor. Aksi halde iç pazarla kendi çarkını sırf o sektörden çeviremiyor. Çeviremeyince bu sefer sivil sektöre dair faaliyet içine giriyor. Biz bu noktada savunma sanayide yetenekli gördüğümüz firmaları yönlendiriyoruz. Böylece onlar yine sivil işlerine devam ederken bir taraftan da savunma sanayi alanında çalışıyorlar.

Yüksek teknolojinin hâkim olduğu savunma sanayi, havacılık veya uzay demek zaten. Bunu sağlığa da enerjiye de ulaştırmaya da çevirebilirsiniz. Çünkü bu standarda erişmişseniz zaten diğerleri bu standartların altına kalıyor. Bugün bir uçak için yapısal bir malzeme üretebilme kabiliyetine sahip bir firmaya diş implantı yaptırabiliyorsunuz. Gelişmiş ülkelerin tamamına bakın, savunma sanayide çok iyi ülkelerdir. Fransa, Almanya, Amerika, Japonya gibi ülkeler aynı zamanda savunma sanayide de çok iyi firmalar. Özellikle Amerika savunma sanayi için geliştirdiklerini daha sonra sivil sektöre aktarır. Bugün NASA’nın tezgahından çıkan dünya kadar ürün bulunur. Pentagon ve Darpa’da örnek verilebilir. Darpa normalde Amerika da savunma sanayide üretim yapan firmadır. Fakat geliştirdiği ürünler sivil sektörde kullanılıyor. 5 eksen CNC makinenin lineal kızağını yaptığınız zaman pencereye alüminyum yapmanız çocuk oyuncağıdır. Sivil sektördeki talep daralması, aynı zamanda savunma sanayiye çalıştığını düşündüğümüz firmaların yeni iş alımlarında problem yarattı.  Yani pandemi, savunma sanayiyi etkiler diye salt bir etki yok. Bir tarafta rafine bir şekilde duran savunma sanayi firmaları yok. Bu firmaların zaten normal işi var aynı zamanda savunmaya da iş yapıyor. Pandemi nedeniyle diğer sektörde oluşan kaynak kıtlığı, talep daralması, bizim firmaları da etkiledi. Sırf savunma sanayi yönünden baktığımız zaman çok bir eksilme olmadı. Bunların iç içe girmiş yapılar olduğunu tek bir sektöre dahil olmadığını söylemek çok doğru olmaz.

Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?

Sizlerle bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyduk. Win&ARTProje ve ALU&Art Dergileri olarak yayın hayatınızda başarılar dileriz.

Turkish Defense & Aviation Sector aims to exceed $ 10.2 Billion of Export in 2023

We not only interviewed with İlhami KELEŞ, Secretary-General of SAHA İstanbul, on the developments occurred in the defense and aviation sectors, where Turkey has managed to reach a significant position among world countries, thanks to the advanced technologies it has been developing and activities it has been conducting therein in 2021.

Powered by OrdaSoft!