Aile İşletmeleri ve Sürdürülebilirlik
Global ekonomik sistemi oluşturan firmaların yüzde 90’ı aile şirketlerinden oluşuyor. Bu şirketler, özellikle sürdürülebilirlik açısından önemle üzerinde durulması gereken yapılardır.
Ülkemizin yanı sıra dünyadaki en büyük 500 şirketin yüzde 50’sinden fazlasının yine aile şirketi olduğu dikkate alındığında, konunun önemi daha da artıyor.
Aile şirketlerinin en temel özelliği, girişimci kurucu veya kurucular tarafından oluşması ve yönetimde aile bireylerinin yer almasıdır. Kurucu lider, şirketi belirli bir noktaya getirene kadar özel yaşamdan da fedakârlıkta bulunarak özveriyle yoğun tempoda çalışır. Şirket belirli bir büyüklüğe eriştikten sonra aile bireyleri içinden işi devam ettirebilecek kapasitedeki kişilerin yetişmesi, şirketin sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir. Kurucular tüm enerjilerini şirkete verdiğinden, firma belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra mevcut yönetim yapısı şirketi devam ettirebilecek kapasitede değilse, sürdürülebilirlik açısından mutlak surette kurumsal yönetim ilke¬lerini uygulama gerekliliği ortaya çıkar. Kurumsal yönetim ilkelerinin gerekliliği, yönetim yeni kuşaklara geçtikçe daha da belirgin hâle gelir.
Duygusal Bağ, Kurumsal Yönetim ve İşletme Kültürü
Aile şirketleri, yönetimde aileden kişilerin olması nedeniy¬le duygusal yönü olan işletmelerdir. Bu tür kuruluşlarda ge¬nel yönetim prensipleri olan verimlilik, kârlılık gibi rasyonel kuralların yanı sıra, duygusal faktörler de hesaba katılmalıdır. Sürdürebilirlik açısından kurumsal yönetim ilkeleri ve aile iş¬letmesinin kültürü birlikte düşünülmelidir.
İkinci kuşak aile bireyleri hem işletmenin içinde bulundu¬ğu ekonomik ortam hem de yönetim biçimindeki değişiklik¬lerden ötürü kurucu lider grubundan farklı ve daha karmaşık sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor.
Aile Şirketi Finansal veya Stratejik Ortak Bulmalı
Tüm bu karmaşık ortam içinde aile şirketlerinin sürdürü¬lebilir olması ancak kurumsal yönetim ilkelerinin hayata geçi¬rilmesi ile mümkün olabilir. Burada dikkate alınması gereken konu, şirketi hantal hâle getirmeden kurumsallaştırabilmek¬tir. Aile şirketi konumundaki şirketler, stratejik veya finansal ortaklıklar yoluyla halka açılmaya hazır hâle getirilmelidir. Finansal ve stratejik ortaklıklar yoluyla kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik sağlanmalıdır. Özellikle kurulacak yabancı ortaklıklar yoluyla uluslararası marka olma özelliği kazanıla¬bilir.
Söz konusu ortaklıklar vasıtasıyla sağlanacak kurumsal yönetim ve bağımsız denetim ilkeleri, yetkin profesyonel kad¬roların da desteği ile kurumsallık ve sürekliliğe daha sağlıklı şekilde ulaşılacak ve yeni nesle hisseler yoluyla daha kolay yönetilebilir kurumsal bir şirket devredilebilecektir.
Aile işletmelerinde ikinci nesil yöneticilerin çok iyi yetiştirilmesi ve profesyonel hayata hazırlanırken yetkin, işinde uzman profesyonellerden destek almaları, aile işletmelerinden önce bir süre kurumsal ve mümkünse çok uluslu firmalarda tecrübe kazanmış olmaları, kendi aile işletmelerinin kurumsallaşması ve devamlılığı için son derece önemlidir. Eğitime ve tecrübeye dönük yapılacak bu ve benzeri yatırımlar, söz konusu aile bireylerinin olaylara daha rasyonel bakmalarını sağlayacağı gibi, kurumsallaşma ve profesyonelliğe olan inancı sağlamlaştıracaktır.