Türkiye Alüminyum Sektörünün Temsil Gücü
Türkiye Alüminyum Sanayi ve Ticaret Dünyasının Değerli Temsilcileri,
Bundan önce birçok kez gündemimiz olan Türkiye Alüminyum Sektörünün temsil gücü gündemdeki yerini halen koruduğu için tekrar etmek gereğini duydum. Değerli sektör temsilcileri; bu söylem ve çalışmaları belki sizlere tam ifade edemiyorum. Temsil gücünden kastımız sadece devlet kademelerinde temsil edilmek, muhatap alınmak değil; aynı zamanda sektör içerisindeki firmalarımız tarafından da kabul edilen, kural oluşturan, sistem belirleyen bir kabiliyet olmalıdır. Bugün karşı karşıya olduğumuz iki konu bunu daha net anlatmamıza vesile olacak diye düşünüyorum.
Şu anda sektörümüz önünde işlerimizin düşük ve pazarın dar olması kaynaklı kapasite kullanım problemi, finansal zorluklar, girdi maliyet yüksekliği gibi konular ön plana çıkmış olsa da, diğer problem olarak gözüken ve derneğimizin her düzeyde takip ettiği iki önemli süreç var. Bunlardan ilki; alüminyum ekstrüzyon sektörümüzün üretim konusu olan ve %95 fabrikamızın sorunsuz üretebileceği “güneş panelleri çerçeve profili” maalesef Uzak Doğu’dan ithal olarak ülkemize getirilmekte.
Rakamsal olarak 50 milyon dolar yıllık pazar payımıza direkt etki eden bu işleyiş, maalesef hiçbir şekilde durdurulamamıştır. Daha kötüsü, artarak devam etmektedir. 76 fasıl üzerinden olması gereken ithalat 85 üzerinden yapılarak sıfır gümrük ile yurdumuza sokulan bir ürün halindedir. (Bu, güneş paneli üretenlerin yaptığı bir çalışma ile ilgili kurumun oluru da alınarak yapılmış bir çalışmadır.) Bu durumun acilen ortadan kaldırılması adına yapılan çalışmalar ise kısa zamanda sektöre olumlu dönüş sağlayacak düzeyde değildir. Peki ne olabilirdi?
İlgili kurumun bu müracaat karşısında, “Bu, alüminyum ekstrüzyon bir üründür. Bu ürünü üreten sanayicilerin temsilcisi sivil toplum kuruluşu var, onlara bunu soralım,” demesi ve bizden görüş alması gerekirdi. Oysa hiçbir görüş sorulmadan karşıdaki gruba onay ve uygunluk verildi.
Değerli sanayiciler, burada şahsım olarak özeleştiri yapıyorum; bu konu şahsımın ve başında olduğum derneğin bir başarısızlığıdır. Demek ki temsil gücümüz halen yeterli değilmiş; bunu anladım.
Elbette birisi çıkıp yaptıklarımızı eleştirse çok kolay kabul etmem ama halen istenilen düzeyde olmadığımızı söylerse bunu maalesef kabul etmek zorundayım. Zaten bu konu ben kabul etmesem de gelinen düzeyi anlatıyor.
GALSİAD olarak bugüne kadar bizimle olan tüm üyelerimize ve yönetimlerde görev alan arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Biz bu yola çıktığımızda, Türkiye’de alüminyum sektörü diye bir sektör tanımlaması yoktu. Demir dışı metaller klasmanında yok hükmünde değerlendiriliyordu. GALSİAD olarak bu sektörü hem kendi başına temsil edilir hale getirdik, kurumların muhatap aldığı hale getirdik, hem de önemini ve stratejik bir sektör olduğunu her platformda onaylattık. Özellikle 11 ve 12 beş yıllık plan çalışmalarında tam zamanlı çalışmalarda bulunarak bunu kabul ettirdik. Mücadele ettik. Bunu gönül rahatlığı ile söylüyorum çünkü Cumhurbaşkanlığı kademesinden Bakanlığımız bürokratlarına kadar herkes bu sürece şahittir. Bu temsil mücadelesine devam edeceğiz elbette.
Diğer konu; Amerika ve Avrupa pazarında sürekli karşı karşıya olduğumuz yaptırımlar, vergi ve ceza uygulamaları. Bu da sektör tarafında gücümüzün bir eksikliğidir. Çünkü her toplantıda, her bir araya gelişte üzerinde durduğumuz halde maalesef devam eden ve sektör firmalarının şahsi tutumlarından kaynaklı olarak diğer firmaların, hatta ülke adımızın puan kaybettiği bir süreç. Neden biz bu kapsama giriyoruz? Neden bu yaptırımlar ile muhatap oluyoruz?
Günü kurtarmak adına atılan bu adımlar sektörün tamamını etkiliyor. Kimsenin böyle bir hakkı yok. Siz düşük fiyatla mal satacak iseniz, hedef bu ise, pazarlama tekniği olarak bildiğiniz bu ise, bunu normal değerler üzerinden yapın. Kalan farkı da karşı tarafa ikram etmek için farklı sistemler bulun. Elbette herkes kendi kapısının önünden mesul; ancak çöpünü yan komşunun önüne süpürerek temizlik olmaz. Onun zarar gördüğü bir süreç sana fayda getirmeyecek. İşte bu noktada da biz yetersiz kalıyoruz. Burada da daha etkin bir temsil gücü olması gerekiyor.
Yukarıda anlattığımız örneklerin devamı ve çoğaltılması mümkün. Yine bir diğer konu, devletimiz tarafından hiçbir ayrım yapılmadan verilmeye devam edilen yatırım teşvikleri. Bu sistem ile sürekli bir atıl kapasite ve bu kapasitenin getirdiği fiyat rekabeti bizleri devamlı aşağı çekiyor. Kg olarak sürekli yükseliyor gibi görünen ihracatımız, parasal olarak sürekli geri geliyor. Kazancımız sürekli düşüyor. Maliyetler ile mücadele etmekten diğer konulara bakamıyoruz. Katma değeri yüksek ürünler üretiyor olsak burada hiç bunları konuşmak gerekmezdi herhalde! Bu kapsamda neler yapılmalı, bu da tartışmaya açık bir konu.
Aslında derneğimizin başlıklar halinde tüm bu sorunlar ile ilgili yaptığı önemli çalışmalar var. Bunları anlatmak elbette bizim görevimiz ve devam edeceğiz. Sizler de lütfen, günlük yaşadığınız sorunlar bile olsa bize ulaştırın. Çözüm ve önerileriniz bizim için çok kıymetli. Bizim ile paylaşacağınız konulara ilişkin fikirler bizim karşımızda veya bize ters olabilir; saygı ile karşılar, eksiğimizi gidermek adına sonuna kadar inceleriz.
Sonuç olarak; GALSİAD olarak başlattığımız çalışmaların ana konularından biri olan “Türkiye Alüminyum Federasyonu” kurulması, sektörümüz için çok önemlidir. Sektör birlikte güçlü, birlikte etkin. Federasyon “TALFED“ bu temsil gücümüze güç katacaktır. Problemlerimizin çözümüne daha hızlı ulaşmamızın anahtarı olacaktır. Türkiye Alüminyum Sektörü bunu fazlası ile hakketmektedir. Dolaylı ihracatı ile ülkemiz ithalat ihracat dengesinde pozitif yönde katkı veren bir sektördür. Gururla bahsettiğimiz savunma sanayimizin en stratejik sektörüdür.
Bizler ile bu yolda yürümek isteyen tüm sektör temsilcilerine kapımız her zaman açıktır. Bu vesile ile yönetim kurulum ve şahsım adına saygılar sunar, işlerinizde kolaylıklar dilerim.