Sehitlerimiz

EDİTORYAL

2023 Değerlendirmeleri ile 2024’e BakışKemal Bey resim 2021

Mimart Yayıncılık olarak 18 yıldır sektörün temsilciliğini üstlenen Win&ARTProje   ALU&Art Dergilerimizde firmalarımız, kurum ve kurulușlarımız ile 2023’ü değerlendirdik; 2024 öngörülerimizi masaya yatırdık. Geçtiğimiz yıl yaşadığımız “Yüzyılın felaketi” olarak tanımlanan Kahramanmaraş Depremlerinin 1.yılında, deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini merkez noktamızda tutarak, doğru planlama, doğru proje, ehil müteahhitlik ve sıkı denetim hususlarının önemini yeniden vurguladık.

Sektör temsilcilerimiz ile birlik ve beraberlik içerisinde çalışmalarımızı sürdürürken, sektörümüz için önemli olan her türlü organizasyon ve fuarlarda firmalarımızı temsil ederek onların ulusal ve uluslararası yolculuklarına değer kazandırmaya devam ediyoruz.

19-23 Şubat tarihleri arasında Almanya Stuttgart’ta düzenlenen R+T Almanya Panjur, Kapı-Geçiş ve Güneşten Koruma Sistemleri Fuarı’nda yerimizi aldık. Türk katılımının yüzde 100 arttığı fuarda Türkiye 120 firmayla en yüksek ikinci uluslararası katılım gerçekleştiren ülke oldu.

19-22 Mart 2024 tarihlerinde Almanya Nürnberg’te düzenlenecek olan kapı pencere sektörünün en büyük ve en önemli buluşmalarından biri Fensterbau Frontale Fuarı’nda, Tek Türk Medya Partneri olarak yerimizi alacağız. 1. Holde bulunan 132 nolu standımızda, fuara özel olarak hazırladığımız dergimizin dağıtımını gerçekleştireceğiz. Fuar alanındaki reklam ve tanıtım faaliyetlerimizle, sektör temsilcilerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacağız.

Diğer yandan; Tüyap Fuarcılık’ın yurtdışı fuar satış ve medya partneri olarak Güneydoğu Avrupa’nın yükselen yıldızı Belgrad’ta geçtiğimiz yıl ilkini düzenlediğimiz WindoShow - Uluslararası Pencere, Kapı, Cam ve Ekipmanları Fuarı’nın 2.’si için hazırlıklarımızı tamamladık. Bu yıl 22-24 Nisan 2024 tarihlerinde Seebbe Yapı Fuarı ile eş zamanlı olarak düzenlenecek fuarın satışlarını gerçekleştirmeye devam ediyoruz.

“Güçlü Sanayi, Güçlü Türkiye” vizyonumuzla, ihracatta öncü, tüm sektör paydaşlarımızla birlikte uluslararası arenada hedeflerimizin ötesini görerek hep birlikte geleceğe emin adımlarla ilerleyeceğiz. Bu inancımız milletimizin çalıșmak ve üretmek konusundaki üstün mücadeleci gücüyle daha da yeşeriyor. Tüm firmalarımız yarattığı istihdam, üretim ve ihracat faaliyetleriyle Türkiye ekonomisine sunduğu katma değeri her geçen gün artırıyor.

Bizler de Win&ARTProje - ALU&Art Dergileri olarak ülkemiz ekonomisine katkı sağlayan tüm firmalarımızın başarılarıyla gurur duyuyoruz. Bu vesileyle sektör temsilcilerimize teşekkür eder, gelecek Ramazan Bayramınızı en içten dileklerimizle kutlarız. 

 

imza

rasim erdoganAlüminyuma Sektörel Bakış

Bugün sizlerle Alüminyum sektörüne bakış başlığı ile sektörü yakından tanıtan bir yazıyı kaleme alıp paylaşmak istedim. 1990 yıllarından itibaren kesintisiz 27 yılın üzerinde alüminyum sektöründe görev yaptım. İşletmelerde sıra mühendisliğinden başlayıp değişik kademelerde yer alıp yönetim kadrosuna kadar alüminyumun yolcuğunda bulunma imkanım oldu.

Bugün itibarı ile Türkiye’nin alüminyum sektöründe ilk 500 sıralamasında yer alan PMS Metal Profil Alüminyum Sanayi Tic. Aş,  Bursa tesisinde İcra Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktayım.

Ülkemizin ekonomik ve siyasi açıdan oldukça zorlu geçen, terör saldırılarına karşı mücadele veren, savaş olaylarının yaşandığı bir yılı, “2019”u geride bıraktık.

Bir Türk vatandaşı ve sanayi temsilcisi olarak en büyük arzum, ekonomide kalıcı istikrarın sağlanarak  ilerleyeceğimiz ve büyüyeceğimiz bir yıl olmasıdır. Her zamankinden daha çok istikrara, huzura, birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, 2020 yılının özellikle ekonomide kalıcı iyileştirmeleri  yaşayacağımız bir yıl olmasını temenni ederim.

Dünyada çelikten sonra en çok üretilen malzeme olan alüminyum, metal özelliğinin getirdiği birçok avantajları ile günümüzde inşaat sektöründe, otomotiv, beyaz ve kahverengi eşya alanında, ambalaj, taşıt komponentleri ile makine ve elemanlarında tel, kablo üretimleri ile uçak ve vagon sanayinde yoğun olarak kullanım imkanına sahip bir metaldir. Alüminyumun alaşımlandırma ile olan senkranizasyonu çeliğe yakın mekanik özellikler verebildiğinden, Ar-Ge çalışmalarının sonucunda, savunma sanayi, havacılık sektörü ve denizcilik alanlarında da kullanılma imkanı vermiştir.

Alüminyumun tercih edilebilirliğinin en büyük nedenleri arasında, hafifliği, korozyon dayanıklılığı,  uzun kullanım ömürlülüğü, dış etkenlere ve değişik iklim şartlarına karşı dayanıklılığı, kolay biçimlendirilebilmesi, düşük bakım maliyetleri, yüzey işlemlerine olumlu cevap vermesi ve geri dönüşümlü olarak kullanılabilmesi en büyük özelliklerindendir.

Primer / birincil alüminyumun en önemli hammaddesi olan boksitten alüminyum metal üretiminde, 4 ton boksite karşılık 1 ton alüminyum elde edilebilmektedir. Boksit rezervlerine bakıldığında, Türkiye’nin dünya boksit rezervinin %1 seviyesinde olduğu görülür. Alüminyum sanayii, birincil ve ikincil olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İkincil alüminyum, hurdadan elde edilmektedir. Üretim yöntemlerine göre de alüminyum ürünleri, hammadde (külçe, biyet) ve yarı ürünler (ara mallar) olan ekstrüzyon ürünleri (alüminyum profiller, çubuklar, lamalar, filmaşinler), yassı ürünler (levha, rulo t, folyo), döküm ürünleri ve iletkenler olarak gruplandırılmaktadır.

Alüminyumun dünya üretim ve tüketimindeki artışı devam ederken, tüketimde liderlik Çin’in elinde bulunmaktadır. Çin’in ardından sırasıyla Amerika, Batı Avrupa ve Asya, en fazla alüminyum tüketen bölgelerdir. 

Alüminyum sektörü Türkiye’de hızlı bir gelişme göstererek hem iç piyasada tüketimi, hem de dış piyasa ihracati ile önemli bir ihracat kalemi haline gelmiştir. Son yıllarda Türkiye alüminyum konusunda çok iyi noktalara gelmeye başladı. Dünyada sürdürülebilir kaliteye ulaştık ve artık iyi üreten konumdayız. Sanayiciler kaliteli makine yatırımları ile ihracat edilen ülkelerin beklediği kalite seviyesinde ürün üretmeye ve “know how”larını oluşturmaya başladılar.

Alüminyumun son yıllarda yurtdışı ve yurtiçi piyasalarda düşük fiyatlarla işlem görmesi, buna paralel   arz tarafında yaşanan çarpıklıklar sektörü rekabet edemez noktalara getirmeye başlamıştır. Bunun temel nedenleri Çin’deki alüminyum üreticilerine devlet tarafından verilen destekler özellikle hammadde girdilerinde Çin üreticilerinin yaşadığı avantajlar ve bunun sonucunda Çin pazarında gerçekleşen aşırı kapasite artışları ile dünya pazarlarında rekabette ciddi sorunların ortaya çıkmasıdır.

Ülkemiz jeopolitik açıdan bulunduğu bölgenin sorunları ile karşı karşıya gelmesi  hemen hemen tüm sektörlerde olduğu  gibi alüminyum sektöründe de kendini göstermiştir. 2019 yılında şirket sahiplerinden, yönetim kadrosuna ve çalışanlara kadar bu küresel ölçekteki sıkıntılarla yüz yüze kaldık. Alüminyum ve çelik sektörüne ilave getirilen vergi artışları ile pazarın koşullarını daha derinden hissettik. Küresel ölçekte ABD ’nin Çin’e uyguladığı anti damping kararları, Çin menşeili malların ABD pazarına girişinin önünü kapadığından, üretim fazlalığı olan Çin’in ürünlerini Türkiye pazarına ve Avrupa pazarlarına daha düşük fiyatlar belirleyerek yoğun bir ürün girişi ile kendini gösterdi.

Alüminyuma sektörel bazda baktığımızda, diğer bir önemli konu da Türkiye hammadde tedarik süreci ve ana girdi hammaddelerin  %95 oranında yurtdışı menşeili olarak tedarik edilmesidir.

İstatistiksel verilere göre, Türkiye 2018 yılında 1,2 milyon ton birincil alüminyum ithalat etmiştir. Yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir ithalat girdisi demektir.

Primer metal ithalat:

Rusya : % 18

Hindistan : %15

Malezya : %6

Avrupa : % 1

Türkiye Alüminyum sektöründe ithalata bağımlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğünden birincil alüminyum üretim kapasitesinin 60.000 ton/yıl (Seydişehir’in yıllık üretimi) ile sınırlı olması hammadde ihtiyacını ithal ederek karşılamak durumundadır. Rusya ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri ve Körfez ülkelerinden ithal ettiği ham işlenmemiş alüminyumu çeşitli üretim sürçlerinden geçirerek yeni ürünlere dönüştürmektedir. İthal ettiği alüminyum işlendikten sonra çeşitli sektörlerde kullanılarak yaklaşık %40’ı iç piyasanın ihtiyacı için kullanılmaktadır. Geriye kalan %60’lık bölümü ise işlendikten sonra çeşitli ürünlere dönüştürülerek ihraç edilmektedir. Mamûl madde ihracatında alüminyum ekstrüzyon ürünleri ile alüminyum hadde ürünleri ilk sıralarda yer almaktadır. Bu ürünlerin katma değeri ile ülkeye önemli bir döviz girdisi sağlanmaktadır.

Yassı mamul ve ekstrüzyon malzeme özelinde incelediğimizde, ana malzeme girdisi olan alüminyum hammaddesinin satılan malın maliyeti içindeki payı % 70-75 olduğunu görüyoruz. Sektörün enerji maliyetleri ile sabit ve değişken giderleri ve genel giderlerini ilave ettiğimizde, kuruluşların kar marjlarını değiştirecek değişkenlerin önemli payının enerji kaleminde olduğu görülmektedir. Enerji maliyetlerinde olası fiyat artışları alüminyum sektörünü ciddi oranda olumsuz etkilediği gibi yurtdışı pazarlarda özellikle Çin ürünleri ile rekabet etmeye imkan veremez duruma getirmektedir.

Yassı Ürünler ithalat:

Sıcak hadde ürünü olarak 180.000 ton, 580 mio $

Yassı ürün ihracat 240.00 ton, 640 mio $

Ekstrüzyon ithalat 12.000 ton, ihracat  208.000 ton

Türkiye alüminyum ürünlerini yüksek oranda Avrupa pazarına ihraç etmektedir. Küresel ölçekte alüminyumda yaşanan gelişmeler Çin ürünlerinin Avrupa pazarına doğrudan girişini hızlandırmış ve Türkiye alüminyum üreticilerinin rekabetini olumsuz yönde etkilemiştir. Diğer taraftan, Türkiye alüminyum sektörü dünyanın en büyük ithalatçılarından biridir. Toplam 130 milyar dolarlık dünya alüminyum pazarından 4 milyar dolarlık pay alan Türkiye, sektörde önemli bir büyüme potansiyeline sahiptir.

Sektörde yaşanan sorunlar; hammadde de neredeyse tamamen dışa bağımlılık, katma değeri yüksek son-ürünlerin üretiminden hala uzak olmamız, yüksek enerji maliyetleri, neredeyse tüm sarf malzemeleri ve alaşım elementlerinin ithal ediliyor olması, hurda kaynaklarının yetersizliği ve bu yetersiz çevirimin hammadde maliyetleri üzerindeki etkisi olarak sıralanabilir.

Alüminyum ithalatının azaltılabilmesi için alınacak önlemlerin başında geri dönüşüm konusunda gerekli önlemler olmalıdır. Bu konuda yapılacak çalışmalar ve sağlanacak verimlilik artışı az da olsa dışa bağımlılığı azaltacaktır. Katma değeri yüksek ürünlerin üretimine ağırlık verilerek alüminyumdan elde edilecek çeşitli alaşımlara ilişkin alternatif ürünler üretilmeli, yeni ürünlerin geliştirilmesi konusunda Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık verilmelidir.

Alüminyumun yeniden değerlendirilmesi sonucu elde edilen ikincil alüminyum ve hurdaya  olan talep, yüksek enerji maliyetleri ve çevreci yaklaşımlara paralel olarak artmaktadır. İkincil alüminyum ve hurda da enerji harcaması birincil alüminyumda harcanan enerjinin, yalnızca %5’i  kadarıdır. İlerleyen dönemlerde Alüminyum üreticilerinin odak noktası metal maliyetlerini düşürme olacağından, ikincil alüminyum ve hurda malzemelerin kullanılabilirliği birinci derecede Ar-Ge çalışmalarının konusu olacaktır. Novelis firması 5 yıl önce koyduğu hedeflerinde 2020 yılı sonuna kadar ürettiği nihai ürünlerde %75 geri dönüşümlü alüminyum malzeme kullanacağı beklentisini de unutmamak gerekir.

Yassı alüminyum ve ekstrüzyon sektöründe kimyasal bileşim aralıklarının darlığı ikincil alüminyum ve hurda kullanımını sınırlamaktadır. Sektörel olarak burada firmaların müşteri beklentilerinde fiziksel ve mekanik özellikleri değiştirmeden geliştirecekleri alaşım değişikliği ve geri dönüşüm malzeme kullanım oranlarını yükseltmesi, firmalara ciddi oranda metal maliyetlerini düşürmelerine imkan sağlayabileceği gibi doğrudan pazarda rekabet edilebilirliğin de önünü açacaktır.

Alüminyum üretim maliyetlerini:

Mamul maliyeti = Malzeme maliyeti + İşletme maliyeti olarak ayırabiliriz.

İşletme maliyetinin azaltılması hep gündemimizde ve bitmeyen bir konu, günümüzde firmaların odaklanması gereken hedef, öncelikle Ar-Ge yapılarak alaşım değerlerinde alternatif çözümlerle ikincil ve hurda kullanım oranlarının  arttırılması olmalıdır.

Not: Veriler Talsad Türkiye Alüminyum dış ticaret verilerinden alınmıştır.