yilmaz zenger“Machine Code’dan Üretime”

“Bugün tasarım nedir?” sorusu tıpkı “sanat nedir?” gibi cevaplanması zor bir soru. Tasarım hem teorik hem siyasal olarak pek çok etkiye açık ve tek bir tanımlama yetersiz. Bu nedenle, tasarımın egemenlik alanını çizme çabası son derece önemli. Bu terim genelde endüstriyel ürünlerin planlanması ve tasarlanması anlamında kullanmakta, ve tasarımcının tercihlerinden çok malzemenin, üretim tekniğinin ve de sorunların tercihlerini öne çıkarıyor.

Tasarımı, mimarlığı ve diğer sanat dallarını da içine katarak yaratıcı bir şemsiye eylem varsayarsak, çok temel bir iletişim eylemi olduğunu görürüz. Tasarlamayı öğrenmek, tasarımı, iletişim için en etkin biçimde kullanmayı öğrenmektir. Bir tasarım yapıtı, bir nesne değil, bir deneyimdir. Tasarım, nesnelere değil, ilişkilere bakmayı öğretir.

Birkaç yıl önce, bilim ve tasarımın karşılıklı ilişkilerini, etkileyici enerjisini sorgulayan Design and the Elastic Mind başlıklı çok ilginç bir sergiyi NY da Moma da gezdim. Sergi, birey olarak fiziksel nesnelerin farkına varışımızla, mekân, zaman ve nesnelerin gerçek nitelikleri arasındaki makasın, nasıl hızla açıldığını gösteriyor. Dijital metaforların gerçek yaşam boyutlarına uzanışı, çok ciddi bir durum. Özellikle bugünün genç insanları için teknoloji, ekranın gerçeğiyle yaşamın gerçeğini ayırt edilemez kılıyor. tasarımcı bu olağanüstü dinamiğin yorumlayıcısına değil körü körüne uygulayıcısına dönüşme yolunda. Tasarımdaki bu yeni ve keskin dönüşüm, bu yenilik bolluğu, tasarımları değerlendirmedeki kriterleri de farklılaştırıyor. Bir nesnenin, 3 ayağı üzerinde durabilen gerçek bir tasarım nesnesi olabilmesi, bu 3 ayak arasındaki ilişkinin kalitesiyle bağlıdır. Tasarım bu ayaklardan biridir ve diğerleri de malzeme ve üretim yöntemidir.

yilmaz zenger 45c

Ben Türkiye’den ve yurt dışından pek çok tasarımcının tasarımının, üretim için prototiplerini yapıyorum ki bunlar benim için çok değerli deneyim fırsatları. Çünkü tasarım tasarımcının elinden çıktığında çoğu kez bir arabanın dış görünüşü gibidir. Onu hız yapacak güvenli bir araca dönüştürmek için, üretime dönük bir tasarlama gerekir. Tasarımcı bu süreci en azından kabaca hayal edip, tasarımını tasarım sürecinde, olası malzeme ve üretim şartlarıyla olabildiğince sınamalıdır. Günümüzde bilgisayarla modellemenin kestirmelerinin şımarıklığıyla bu çoğu kez göz ardı ediliyor.

İlişkide olduğum tasarımcıların da yakından bildiği gibi, malzeme konusunda olanaklarım çerçevesinde, pek çok deneysel malzemem ve geliştirdiğim üretim yöntemlerim var. Tasarımın en şişkin fakat en zayıf halkası olan kitlesel üretim ilgi alanım dışında. Üretimin geleceğe dönük bir projeksiyonu, kitlesel üretimin, custom made denilen kişiye özel üretimin karşısında şimdiden, örneğin tekstil ve elektronikten başlayarak hızla eriyeceğinin altyapısı, uzun zamandır oluşmakta.

Geçmişte heykeltıraş, ressam, mimar, her yaratıcı, malzemesini ve üretim yöntemlerini en iyi bilen hatta bir yere kadar onları da tasarlayan kişi idi. Günümüze gelirken, bu ilişki bazı alanlarda nerdeyse tümüyle koptu. Bunun en masum gerekçesi teknoloji devrimiyle başlayan malzeme ve üretim yöntemlerinin baş döndürücü gelişmesidir. Bu dönüşümde, eğitimin yanı sıra, bilgisayarla modelleme tekniklerinin büyüsü de etkindir ve gelecekte daha dramatik bir dönüşüm de bizi bekliyor.

Mekanik kontrolün tarihi, sanılandan çok daha eskilere dayanır. Oysa günümüz üretiminin temeli, Mekanik kontrolden Nümerik kontrole dönüşümdür. 1963 yılında Londra’da Ilford firmasında, renkli foto emisyonu araştırmacısı olarak çalışmaya başladığım ilk gün. Renkli kâğıt banyosuna kimyasalları gönderip geri emip tazelemek gibi çok basit bir işlevi, mikro prosesör kontrollü bir sistemle, Computer nümerik kontrol yapabilen bir dev cihazda, beni insanla makina arası iletişim kurabilen bir dilin varlığından, Machine code’dan çok erken haberdar etti ve yaşamımın seyrini ve ilgi alanlarımı değiştirdi.

Numeric Control, 1950’lerin İngiltere’sinde, delikli bantlarla tekstil makinalarının kontrol ederek başladı. Ardından bilgisayarların devreye girmesiyle, Computer Numeric control- CNC- ile üretim, önce mekanik kesici uçlar, daha sonra yaygın biçimde lazer ışınlarıyla, Üretimde, son derece heyecan verici bir süreç başlattı. Seksenlerin ortasında ise lazer ışını, gerçek bir üretim devriminin eksenine taşıyan ve Stereolithography denilen bir yöntemde, ürünü, ışınla sertleşen reçine (rezin) içinde incecik katmanlarla tek defada oluşturdu.

Ardından rezin yerine, her türlü metal tozunu kullanabilen Lazer Sintering yöntemi geldi. Bu son derece etkileyici üretime Türkiye’den çok çarpıcı bir örnek, bir estetik uzmanı olan Operatör Doktor Yakup AVŞAR. Burun için özel bir operasyon yönteminin mucidi, uluslararası bir değer ve aynı zamanda tasarımcı ve üretici. Kendi özel tasarımı ameliyat bıçaklarını, titanyum tozu kullanan Lazer Sintering yöntemi ile üretiyor (görsel 2) ve dünya pazarına sunuyor. Bugünlerde de takı tasarlayıp altın tozundan üretmek için yeni bir sisteme sahip olmak üzere.

yilmaz zenger 45b

Ayrıca bir Epson printerın normal fotokopi kâğıtlarına çift taraflı yaptığı baskıları 3D printer adının gerçek örneği alan makinada sadece boyanmış alanlara yapıştırıcı püskürtüp bir alt katmana presleyip, yapıştırıp, sonra etrafını kesip ayırarak hastalarının kâğıttan masklarını yapan bir sistem de kullanıyor.

Bugün, gerçek adı Fused Material Deposition olan ve çarpıtılarak 3D Printing adlandırmasıyla toplumun diline düşürülen ve nerdeyse cep telefonu fiyatına hemen her işyerine hatta hemen her eve sokulmaya çalışılan bu üretim, sadece termo plastik iplik kullanıyor. Bir araştırma, 2020 yılına gelindiğinde bu makinaların, tüm dünyada 3 milyar ton termo plastik tüketeceğini öngörüyor. Şu anda internette stl uzantılı, üretilmeye hazır milyonlarca, çoğu anlamsız ücretsiz model var.

Bu gelişme, profesyonel yaratıcı azınlığa bağımsız üretim yapabilme fırsatı yaratırken, telefona yerleşen kameralarla tepe yapsa da, sanal ortamda kalan görüntü çöplüğüne karşın, bu üretimler fiziksel bir çöplük yaratacak. İnternetteki çöplüğün nesnelerini, en fazla eğip bükerek sözde özgünleştirerek, bugün cep telefonlarıyla yapılanlara benzer kendi tasarım nesnelerini üretip bir gereksinme karşılama hayali, doğru tasarımları bu çöplükte daha da zor fark ettirecek. En önemlisi de toplum gittikçe daha düşük düzeyde yapıtlarla yetinmeye alıştırılacak.

Cep telefonunun görüntüye, popüler sanatın sanata yaptığı etkiyi bu teknolojinin de tasarım nesnelerine yapacağından korkarım. Daha düşük yaratıcı kaliteyle yetinme ne bireylere ne topluma yarar sağlar. Bu üretim devrimini yaklaşık 10 yıldır derslerimde konferanslarımda savunup yüceltip üretimi hayal edemeyeceğimiz bir boyuta taşıyacağını, kişisel üretimin en sağlam platformu olduğunu ve onu, ticari oyunların itibarsız kılmasından korumamız gereğini savunuyorum.

Aynı sistemin çok büyük boyutluları, örneğin 4.5 metre yükseklikte delta 3q printer, Çinlilerin 12mt x12mtx12mt’lik printerı, teknolojik yeniliklerde içeren Mammoth 3D printer gibi ürünlerin çoğalmasını, Patent koruma süresi sonlanmasıyla Lazer Sintering fiyatlarının gerilemesini, ülkemizde de paralel gelişmelerin hızlanmasını ki ilginç gelişmeler var, bireylere servis verecek kişiye dönük üretim platformlarının yaygınlaşıp fiyatların düşeceğini umuyorum.

yilmaz zenger 45a

Gelişmemiş toplumlar olanaklarını, bu doğrultuda tüketmezse, bu sanayi devriminin altında ciddi biçimde ezilirler. Tasarıma başka bir kazanç amaçlı saldırıda tekstilde olduğu gibi yıllık moda yaratma çabası. Hollandalı bir kadın, Trend medyumu gibi komik sıfatlarla pazarlanıyor. Ağzında gevelediği doğal malzeme, bireysel üretim. Zow fuarında sergiyi gördüm (görsel 6-7-8-9). İnsanları ahlaksızca avlamaya çalışan ve gerçekliği olmayan bir kurgu. Tasarım fuarlarını dolaşıp yeni eğilim diye moda belirlemeye çalışıp, keşiflerini firmalara pazarlama çabaları da, ürünleri daha fazla benzeştirmeye hizmet edip, daha fazla anlamsız üretimi ve tüketimi pompalamaktan başka bir işe yaramaz. Kitlesel üretim yapan firmaların ürünleri zaten yeterince benzeşiyor. Bence bu firmalar yukarda sözünü ettiğim gelişmelere kulaklarını açıp kapasitelerinin bir kenarından başlayarak kitlesellikten kişiselliğe doğru nasıl açılabileceklerini kurgulamak, daha az üreterek daha çok kazanmayı öğrenmek zorundalar. Örneğin Turistik otellerin, 10 yılda yenilenmesi kuralını 5 yıla çekerek tasarımcıların ve mobilya firmalarının önünü açılacağını savunmak, savurganlığın, gereksiz tüketimin erdemini savunmaktır. Bu daha kaliteliden kaçınıp, daha kalitesizle yetinmeye alışmamızı zorlar.

Modada bile, karşı moda -Antifashion- denen ve en popüler ürünü Jean pantolon olan önemli bir alan vardır. Dikkat ederseniz entelektüel yüzeyi yüksek pek çok kişi ağırlıklı olarak sanatçılar bir tarz belirler ve her ortama aynı kıyafetle katılırlar. Köylerden kentlere kitlelerde de doğallıktan kaynaklanan benzer bir durum görülür. Moda olanın altı giysi de bile boşalma yolunda iken ve teknoloji, kişiye dönük üretimle mobilya tasarım ve üretimi dâhil her alanın önünü bu yönde açacak iken, tasarımcılar da üretici kuruluşlar da yüzlerini nereye döneceklerini iyice düşünmeliler.

yilmaz zenger 45d

Powered by OrdaSoft!